Üretim-tüketim süreçlerinin dönüştürdüğü toplumsal yaşam, modern toplumlarda devletin eğitim ile denetim altına aldığı bir alan hâline gelmiştir. Eğitim kurumlarının insanlara daha uygar ve barışçıl bir dünya sunması ideali günümüzde artık bir illüzyondan ibaret görünmektedir. Dahası, eğitimin tamamen ideolojik bir kurgu olduğu ve üretim süreçlerine kalifiye insan yetiştirmenin yanı sıra milli duygu ve düşüncelerin yeniden üretimine katkıda bulunacak bir kurum haline dönüştüğü sıkça dile getirilmektedir. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, eğitimin ideolojik dönüşümünü kuramsal temelde ele almaktır. İdeolojik devlet, eğitim kurumlarında toplumsal bir kontrol mekanizması aracılığı ile bireyleri baskı altına alıp disipline etmekte, böylece siyasal iktidar ile uyumlaştırmaktadır. Eğitim, genel olarak politika, sistem, müfredat, ders kitapları, öğretmenler ve dersler marifetiyle ideolojik bir aygıt vazifesi görüp egemen zümre nezdinde bir işlerlik kazanmaktadır. Okul, geçmişte üretim süreçlerinin devamı ve ulus devlet bilincinin yeşertilmesi ve sürdürülmesinin dayanağı iken günümüzde ise siyasal ideolojinin tüm işlevlerine ev sahipliği yapan ve toplumsal yaşamın iktidara bağlılığının sürekli olarak yeniden üretildiği bir mekân olarak karşımıza çıkar. Bu noktada, çeşitliliğin getirisini hesaba katan, hak ve özgürlüklere saygılı ve her bireyi insan olarak kabul edecek bir eğitim sistemi hem toplumsal bütünlüğü ve beraber yaşayabilmenin temelini oluştururken hem de tek tipleşme, makul vatandaş prototipi ya da sadece egemen güce hizmet eden bir toplum gibi olumsuzlukların önüne geçebilir.
Community life has contemporarily been transformed by the production-consumption processes and become an area under the control of the state through education. The ideal of educational institutions to offer citizens a more civilized and peaceful world seems to be an illusion nowadays. Moreover, it is scholarly uttered that education is a purely ideological construct and has turned into a mechanism that shall contribute to the reproduction of patriotic feelings as well as raising qualified people for production processes. Therefore, the present paper aims to revisit the ideological transformation of education on a theoretical basis. The ideological state oppresses and disciplines individuals through a social control mechanism in educational institutions, thus harmonizing them with political power. Education, overall, acts as an ideological apparatus through the policy, system, curriculum, textbooks, teachers, and lessons and gains operability in the hands of the dominant class. While the school was the foundation of the cultivation and maintenance of the nation-state consciousness in the past, it appears as a place that hosts all the functions of political ideology and where the commitment of social life to power is constantly reproduced. Yet, an education system seizing the profit of diversity, respecting rights and freedoms, and embracing every individual not only forms the basis of social cohesion and coexistence but also hinders negativities such as uniformization of political ideology, a prototype of a reasonable citizen, or society only serving the power.